Gerek kurumlarda gerekse şirketlerde çalışan İnsan Kaynakları yönetiminden sorumlu çalışanlarının bir çoğu görevlerini icra ederlerken , yönetsel faaliyetlerin icrasında kendilerinin stratejik ortak olarak veya yönetsel ortak olarak kabul görmediklerinden şikayetçi olmuşlar ve gerektiği ölçekte kendilerinin üst yönetim tarafından önemsenmediklerinden yakınmışlardır. Bu husus diğer dünya ülkelerinin iş yaşamında da benzer şekilde yaşanmış ve yaşanmaya devam etmektedir.
Global ekonomik krizin dünyada baş göstermesiyle birlikte krizin doğru yönetilmesinde en önemli bilgi unsurunun İnsan Kaynakları yöneticileri olduğu ve kritik çözüm ortakları olmaları gerçeğini gündemimize taşımıştır.
Şirketler ve kurumlar için vazgeçilmez olan insan kaynağının doğru kullanılması veya etkin ve verimli yönetilmesi maksimum çıktının alınması gerçeği belirgin olarak krizden daha önceki dönemlere göre daha kritik hale gelmiştir.
Belirsizliklerin hakim olduğu bir dönem yaşanırken bir kurumun veya şirketin varlığının temel kaynağı olan insan kaynağının bugününün, yarınının ve geleceğinin doğru planlanıp yönetilmesi ihtiyacı İK Yöneticilerinin işlevlerinin ve yapılması gerekenlerin önemini daha belirgin olarak karşımıza çıkarmıştır.
Krizi sürecinin en iyi ve en doğru şekilde yönetilmesi kurum ve şirketlerin bu konuyu bir proje olarak benimsemesiyle ve İK’ nın bu proje içinde yer almasıyla mümkün olacağına dair kanaatimi de burada vurgulamak isterim.
Krizle mücadelede dikkate alınan unsurların başında gelen, çalışanlara yönelik olarak planlanan çözüm uygulamalarının yasal esaslara uygun olarak en etkin ve efektif uygulamalar yaparak krizin travmalarından en az zarar görecek optimum sonuçlar alınması İK yönetiminden sorumlu yöneticilerin ve çalışanların bizzat bu süreçte görev almalarıyla mümkün olacağını ve optimum faydanın bu şekilde sağlanacağı unutulmamalıdır.
Diliyorum ve umuyorum ki bu krizin insan kaynakları çalışanlarına katkısı , fark edilmelerini kolaylaştırıcı olsun.
Cihat Yeşertener
Yönetim ve İK Danışman