Şirket Değerleme Hizmetleri

Bir varlığın değerinin tespit edilmesi değerleme faaliyetlerini oluşturmaktadır. Değerleme, “para dışındaki iktisadi varlıkların değerinin para olarak belirlenmesi, bir işletmenin bina, arsa, makine-teçhizat, mal stoku, v.s. şeklindeki toplam aktiflerinin değerinin takdir ve tahmini” şeklinde tanımlanmaktadır. Başka bir ifade ile değerleme, bir malın, fikrin veya hizmetin kendinden bekleneni sağlama derecesini araştırmak bu şeyin kıymetini belirlemek amacıyla, söz konusu nesnenin özellikleri hakkında bir görüş bildirmektir.

Modern finans dünyasının en temel konuları arasında yer alan şirket birleşmeleri ve satın almaları firma değerlemesi hususunu ön plana çıkarmıştır. Birleşme ve satın alma işlemlerinde etkinliğin sağlanması ise her zaman sağlıklı bir firma değerlemesi yapılmasına bağlıdır. Firma değerlemesi özet olarak firmaların pazar değerlerini tespit etme işlemidir. Değerleme işlemi sadece satın alma ya da birleşmelerde yapılmamaktadır. Bunlar dışında da birçok amaçla yapılabilir. Örneğin, değerleme işlemi halka arz fiyatının tespiti, hisse senedi fiyat tahmini gibi… amaçlar ile de gerçekleştirilebilir. Firmaların değerlemesi genellikle tartışmalı ve göreceli bir işlemdir. Aynı zamanda değerleme, firma hedeflerine ulaşma, anlaşmazlıkların önceden tartışılması ve karara bağlanması, piyasa değerinin belirlenmesi açısından önemli ve gereklidir. Firmanın büyüme ve karlılık hedefleri, piyasa payı, genel ekonomik hedefler, firma hedefleri, riskleri, yatırımın yenilenmesi kararları, kaynakların verimli kullanılması, büyüme, küçülme kararlarının verilebilmesi için bağımsız ve tarafsız kuruluşlarca değerlemeye tabi tutulması gerekir.

Değerleme yaklaşımları temel olarak gelir, piyasa ve maliyet yaklaşımı olmak üzere üç ana grupta toplanmaktadır. Gelir yaklaşımında söz konusu varlığın gelir üretme veya nakit yaratma kapasiteleri dikkate alınmaktadır. Değer, varlığın ekonomik ömrü boyunca yaratacağı gelirlerin bugünkü değeridir. Piyasa yaklaşımlarında ise piyasadaki yatırımcıların varlık için biçtikleri değer varlığın değerini oluşturur. Bunun için de işleyen bir piyasa içinde söz konusu varlığın işlem görüyor olması gereklidir. Maliyet esaslı yaklaşımlarda ise herhangi bir firmanın geçmişte elde ettiği gelirlerin gelecekte de elde edileceğinin garantisinin bulunmadığı göz önünde bulundurulur. Bu nedenle asıl önemli olan firmanın varlıklarının ya da özkaynaklarının değeridir. 

İndirgenmiş Nakit Akımları analizleri gibi gelir bazlı yaklaşımların temelini firmanın gelecekte yaratması muhtemel nakit akımlarının tahmin edilmesi oluşturmaktadır. Tahmin edilen bu nakit akımları belli bir iskonto oranı ile bugüne indirgenmek suretiyle bir değere ulaşılır. Piyasa esaslı yaklaşımların uygulanması için emsal nitelikte karşılaştırılabilirlik kıstasının sağlanması gereklidir. Ülkemizde hisseleri Borsa İstanbul (BIST)’da işlem görmeyen şirketlerin mali tablolarına ulaşma imkanı sınırlıdır. Dolayısıyla karşılaştırma yapabilmek amacıyla değerleme konusu şirket ile aynı sektörde veya aynı ekonomik değişkenlere bağlı olan bir sektörde faaliyet gösteren emsal şirketlerin, halka açık şirketler arasından tespit edilmesi gerekecektir. Müteakiben emsal şirketlerin Piyasa Değeri/Defter Değeri gibi oran ve çarpanları dikkate alınmak suretiyle hedef Firmanın değerine ulaşılması amaçlanmaktadır. Maliyet esaslı yaklaşımlardan Defter Değeri yöntemi belirli bir tarihte, tarihi değerle kayıtlı varlıkların muhasebe kayıtlarına göre belirlenmiş değeridir. Bu değer, bilanço kalemleri kullanılarak hesaplanmaktadır. Hisse senetlerinin defter değeri, özvarlık toplamının hisse senedi sayısına bölünmesiyle elde edilir ve çoğunlukla hisse senetlerinin kayıtlı değerinden farklıdır. Defter değerine özetle öz sermaye değeri de denilmektedir. Bu yöntemin temel noksanlığı vergi mevzuatı çerçevesinde yasal kayıtların esas alınması durumunda tarihi maliyetlere göre sonuç doğurmasıdır.

Uygulamada tek bir değerleme yöntemi ile hareket etmek yerine, birkaç metodun sonuçlarını aynı anda kullanarak firma değeri bulunması yoluna gidilmektedir. Kabul görmüş uygulama ise; firma değeri bulunurken Net Bugünkü Değer Yöntemi ve şayet yeterli sayıda emsal varsa Piyasa Çarpanları Yöntemlerinin kullanılması, bazen de bu yöntemlerin Net Aktif Değer Yöntemi ile desteklenmesidir. Bulunan firma değerleri arasında büyük farklar yoksa değerlerin ortalaması alınmaktadır.

Belirlenen her değerin, objektif ve sübjektif olmak üzere iki yönü bulunmaktadır. Objektif değer, mal ve hizmetlerin maliyet ve faydalarıyla orantılı olarak tarihi ya da cari veriler üzerinden hareketle tespit edilen değer olarak nitelendirilebilir. Sübjektif değer ise, piyasa fiyatı belli olmayan ya da herhangi veriye sahip olunmayan kıymetlere ilişkin tahmin yürütülmesidir. Sübjektif değer çoğunlukla işlemi gerçekleştiren kişinin yargılarını da içermektedir. Firma değerleme hizmetimizin temel amacı bahsi geçen varsayımlar çerçevesinde objektif verilere sadık kalan bir yöntem ile Şirket değerine ilişkin fikir veren bir rakam belirlenmesidir. Çalışmalarımız çerçevesinde gerektiği taktirde hedef firma üzerindeki vergi ve hukuki risklerin tespiti amacıyla özel amaçlı vergi ve hukuk denetim hizmetleri (tax & legal due dilligence) sunulmakta olup söz konusu hizmetlerimiz ile potansiyel risklerin tutarları belirlenerek; tespit edilen firma değerinden bu risk tutarları tenzil edilmek suretiyle en doğru ve objektif firma değerine ulaşılmaktadır.