SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK
Sürdürülebilirlik, doğal kaynakların gelecek nesillerin ihtiyaçlarını tehlikeye atmadan, günümüzün ekonomik, çevresel ve sosyal ihtiyaçlarını karşılayabilme prensibidir. Bu kavram, insan faaliyetlerinin çevreye ve doğal kaynaklara etkisini en aza indirirken, uzun vadede toplumsal refahı artırmayı amaçlar.
Sürdürülebilirliğin 3 Temel Boyutu
Ekonomik Sürdürülebilirlik: Uzun vadeli ekonomik büyümeyi destekleyen, kaynakları etkin ve verimli kullanan stratejilerdir. Üretim ve tüketimde çevre dostu teknolojiler tercih edilir.
Sosyal Sürdürülebilirlik: Toplumdaki bireylerin temel ihtiyaçlarına eşit erişimin sağlanmasıdır. Eğitim, sağlık ve sosyal adaletin geliştirilmesiyle yaşam kalitesi artırılır.
Sürdürülebilirlik Neden Önemlidir?
- Doğal Kaynakların Korunması: Dünyanın sınırlı kaynaklarını sorumlu bir şekilde kullanmak çevresel tahribatı önler.
- İklim Değişikliği ile Mücadele: Karbon salınımını azaltarak küresel sıcaklık artışını kontrol altında tutar.
- Gelecek Nesillere Aktarım: Gelecek kuşakların temiz hava, su ve verimli toprak gibi temel ihtiyaçlara erişimini sağlar.
- Ekonomik ve Sosyal İstikrar: Doğal kaynak krizlerinin neden olduğu ekonomik dalgalanmaları ve sosyal çatışmaları önler.
İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ
Nedenleri ve Mekanizmaları
İklim değişikliği, atmosferdeki sera gazlarının birikmesiyle dünya yüzeyinde sıcaklık artışına neden olan bir süreçtir. Başlıca nedenleri:
- Fosil yakıt kullanımı (Kömür, petrol, doğal gaz)
- Ormansızlaşma ve tarımsal faaliyetler
- Endüstriyel faaliyetlerden kaynaklanan karbon emisyonları
Etkileri
Çevresel Etkileri
İklim değişikliği, atmosferdeki sera gazlarının birikmesiyle dünya yüzeyinde sıcaklık artışına neden olan bir süreçtir. Başlıca nedenleri:
- Fosil yakıt kullanımı (Kömür, petrol, doğal gaz)
- Ormansızlaşma ve tarımsal faaliyetler
- Endüstriyel faaliyetlerden kaynaklanan karbon emisyonları
Ekonomik ve Sosyal Etkiler
İklim değişikliği, atmosferdeki sera gazlarının birikmesiyle dünya yüzeyinde sıcaklık artışına neden olan bir süreçtir. Başlıca nedenleri:
- Gıda ve su güvenliğinin tehlikeye girmesi
- İklim mültecilerinin sayısındaki artış
- Altyapı ve sağlık sistemlerinde artan maliyetler
Çözüm ve Mücadele Araçları
Karbon Salınımını Azaltmak: Yenilenebilir enerji kaynaklarına geçiş yapmak. Enerji verimliliğini artırmak ve karbon fiyatlandırması uygulamak.
Doğa Temelli Çözümler: Ormansızlaşmayı durdurmak ve yeniden ağaçlandırma projeleri geliştirmek. Doğal karbon yutaklarını (Ormanlar, okyanuslar vb.) korumak.
Uluslararası İş Birliği: Paris İklim Anlaşması gibi uluslararası taahhütlere bağlılık. Gelişmekte olan ülkelere finansal ve teknolojik destek sağlamak.
Sürdürülebilirlik ve İklim Değişikliği Arasındaki Bağlantı
İklim değişikliği, sürdürülebilirlik hedeflerini tehdit eden en büyük küresel sorunlardan biridir. Doğal kaynakların tükenmesi ve çevresel bozulma, iklim değişikliğinin temel sonuçlarıdır. Bu nedenle, sürdürülebilir kalkınma politikalarının uygulanması, iklim değişikliğiyle mücadelede kritik öneme sahiptir.
Sinerjik Yaklaşım
- Sürdürülebilir tarım ve enerji politikalarıyla karbon salınımını azaltmak
- Döngüsel ekonomiyi teşvik ederek kaynak tüketimini optimize etmek
- Yerel ve küresel düzeyde ortaklıklarla iklim değişikliğine uyum sağlamak
Sonuç
Sürdürülebilirlik ve iklim değişikliği, birbirini etkileyen iki önemli konudur. İklim değişikliğiyle etkin mücadele, sürdürülebilir bir geleceğin inşası için kritik öneme sahiptir. Bu süreç, hem bireysel hem de uluslararası düzeyde kararlılık ve iş birliği gerektirir.
AB YEŞİL MUTABAKATI (EUROPEAN GREEN DEAL)
Avrupa Birliği, 2019’da açıkladığı Yeşil Mutabakat ile Avrupa’yı 2050’ye kadar iklim nötr bir kıta yapmayı hedefliyor. Bu mutabakat, kapsamlı hedeflerle hem çevresel hem de ekonomik bir dönüşümü öngörmektedir.
Sera Gazı Emisyonlarının Azaltılması
AB’nin Yeşil Mutabakat çerçevesindeki hedefi; 2030’a kadar emisyonların 1990 yılına kıyasla %55 oranında azaltılmasıdır.
Döngüsel Ekonomi: Üretim ve tüketimde atıkların en aza indirilmesi. Üretim ve tüketimde atıkların en aza indirilmesi.
Temiz Enerjiye Geçiş: Fosil yakıt kullanımının azaltılması ve yenilenebilir enerji projelerinin desteklenmesi. Fosil yakıt kullanımının azaltılması ve yenilenebilir enerji projelerinin desteklenmesi.
- Biyoçeşitlilik ve Tarım: “Tarladan Çatala” stratejisi ile sürdürülebilir tarım ve gıda güvenliği. Doğal habitatların korunması.
- Sanayi ve Teknoloji: Yeşil teknolojilerin geliştirilmesi ve karbon yoğun sektörlerin dönüştürülmesi.
SINIRDA KARBON DÜZENLEME MEKANİZMASI (SKDM)
Avrupa Birliği’nin (AB) Avrupa Yeşil Mutabakatı ile koyduğu sera gazı emisyon azaltımı hedefine ulaşılması açısından temel araçlardan birisi Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması’dır (SKDM). SKDM, AB Yeşil Mutabakatı’nın bir parçası olarak 2023 yılında yürürlüğe girmiştir. Amaç, karbon kaçağını önlemek ve AB dışındaki ülkeleri karbon emisyonlarını azaltmaya teşvik etmek, zorlamaktır. AB bu mekanizma ile bir yandan yeşil dönüşümün yaratacağı maliyet karşısında Avrupa’nın rekabetçiliğinin korunmasını, diğer taraftan küresel düzeyde iklim değişikliği ile mücadele çabasının artırılmasını hedeflemektedir.
SKDM ile AB içinde 2005 yılından bu yana uygulanan Emisyon Ticaret Sistemine (ETS) eş değer bir karbon fiyatlandırmasının, SKDM kapsamına giren ürünlerin ithalatı aşamasında da uygulanması öngörülmektedir. SKDM Tüzüğü 1 Ekim 2023 tarihinde raporlama yükümlülüğü ile sınırlı olarak uygulamaya girmiştir. Bu kapsamda, 1 Ekim 2023-31 Aralık 2025 tarihleri arasında, mali yükümlülük doğmayacak bir geçiş dönemi söz konusudur.
Geçiş dönemi, uygulama esaslarının oturtulması, veri toplanması ve uygulamanın iyileştirilmesine yönelik aksayan noktaların tespit edilmesi gibi amaçlara hizmet edecek, bu dönemdeki deneyim çerçevesinde gerekli iyileştirmeler ve ikincil mevzuat düzenlemeleri gerçekleştirilecektir. Yukarıda da belirtildiği üzere, 2025 sonuna kadar olan geçiş döneminde, ithal edilen ürünlere gömülü emisyonlar (Embedded emissions) için herhangi bir ücretlendirme yapılmayacak; mali yükümlülüklerin devreye girdiği asıl uygulama dönemi 1 Ocak 2026 itibariyle başlayacaktır.
Nasıl İşler?
- AB’ye ithal edilen belirli ürünlerin karbon yoğunluğu hesaplanır ve bu ürünlere karbon vergisi uygulanır.
- İlk etapta çelik, çimento, alüminyum, gübre, elektrik ve hidrojen vb. gibi karbon yoğun 6 adet sektör hedeflenmiştir.
Türkiye’ye Etkileri
- Türkiye’nin AB’ye yaptığı ihracatın büyük bir kısmı karbon yoğun ürünlerden oluştuğu için SKDM, ihracatçılar üzerinde mali baskı yaratabilir.
- Çevre dostu üretim yöntemlerine geçiş, Türkiye için hem bir zorluk hem de bir fırsat sunmaktadır.
AVRUPA EMİSYON TİCARET SİSTEMİ (ETS)
AB ETS, dünyanın ilk büyük karbon piyasasıdır ve 2005’ten beri KYOTO Sözleşmesi kapsamında uygulanagelmektedir. Sistem, AB’deki büyük enerji ve sanayi kuruluşlarının karbon emisyonlarını sınırlandırmayı ve piyasalaştırmayı hedefler.
Nasıl Çalışır?
- Her bir işletme, belirli bir karbon emisyon kotası alır ve ihtiyaç fazlası kotalarını piyasada satabilir veya satın alabilir.
- Kotalar yıllar içinde azaltılarak toplam karbon emisyonlarının düşürülmesi sağlanır. AB’nin Yeşil Mutabakat çerçevesindeki hedefi ise 2034 yılına kadar ETS’yi sonlandırmaktır.
Türkiye Açısından ETS
- Türkiye’nin, AB ETS’ye uyum sağlaması ve kendi ulusal karbon ticaret sistemini geliştirmesi gerekmektedir. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından hazırlanan ETS taslağının 2025 yılında uygulamaya geçmesi beklenmektedir.
- ETS’ye uyum, Türk ihracatçılarının rekabet gücünü artırabilir ve sürdürülebilir bir ekonomik dönüşüm sağlayabilir. Ayrıca, AB’ye ihracatta ödenecek olan milyarlarca dolarlık bir kaynağın ülkemizde kalması sağlanacaktır.
AB Yeşil Mutabakatı, küresel iklim değişikliğiyle mücadelede bir dönüm noktasıdır. SKDM ve ETS gibi araçlar, karbon yoğun ekonomileri dönüştürmeyi hedeflerken, diğer ülkeleri de sürdürülebilir üretim ve ticaret modellerine yönlendirmekte, zorlamaktadır.
Türkiye için Öneriler
- Yenilenebilir enerji ve düşük karbon teknolojilerine yatırım yapılmalı.
- Karbon vergisi ve Emisyon ticaret sistemleri gibi mekanizmalar geliştirilmeli.
- AB’nin standartlarına uyum sağlanarak, Yeşil Mutabakat sürecinde rekabet avantajı elde edilmelidir.
Bu dönüşüm, hem ekonomik kalkınmayı sürdürülebilir kılmak hem de küresel iklim hedeflerine katkı sağlamak açısından kritik önemdedir.